ÇOCUKLUĞUM KARANTİNADA!
ÇOCUKLUĞUM KARANTİNADA!
Son 1 yılda tüm dünyayı etkisi altına almış olan koronavirüs, tüm dengelerimizi ve alışkanlıklarımızı değiştirmeye devam ediyor.
İçinde bulunduğumuz kısıtlanmışlık hali ekonomik, sosyolojik ve psikolojik pek çok tahribata yol açtığı gibi çocuklarımızın dünyasında da ciddi bir karmaşaya neden olmaktadır. Pandemi ve karantina süreçleriyle belirsizleşen hayatımız, bozulan rutinlerimiz, kaybolan alışkanlıklarımız…Her biri çocukların anlamlandırabileceğinin çok ötesine ulaşmış durumda. Ve arkadaş olmak, oynamak, sevmek, paylaşmak gibi pek çok değerin bin bir dikkatle aktarılması gereken “çocukluk dönemi” son bir yıldır tüm bunların çokça uzağında, karantinada…
“Hani paylaşmak güzel bir şeydi; neden boyamı arkadaşıma veremiyorum öğretmenim?” diye soran ilkokul öğrencileri, “sarılmak ayıp bir şey mi abla?” diye sorgulayan minik kardeşler, “parka gitmeyi özledim.” diye ağlayan ufaklıklar; bu süreci kendince anlamlandırmaya çalışan çocuklardan yalnızca bir kaçı.
Şunu söyleyebiliriz ki içinde bulunduğumuz yeni dünya düzeni, bizim tahminlerimizin çok ötesinde bir yoğunlukla çocuklarımızın zihinlerini meşgul ediyor. Ve sanılanın aksine çocuklar günlerini evde geçirmekten, sürekli telefon, tablet ve bilgisayar gibi elektronik cihazlarla-oyunlarla meşgul olmaktan, derslerinin olmamasından hiç memnun değiller. Uluslararası insan hakları çerçevesine uyumun izlenmesi üzerine gerçekleştirilen bir AB programı ile “Covid-19 sürecinde İstanbul’un Farklı Yerleşimlerinde Çocukların Haklarına Erişimi” başlıklı bir araştırma yapıldı. Bu sayede pandemi sürecindeki çocukların davranış ve tutumları incelendi, raporlandı.
Sonuçlara göre, bu süreçte çocukların evde yapmaktan en zevk aldığı şeyler uyumak, resim yapmak, oyun oynamak, kitap okumak, müzik dinlemek ve dizi izlemek. 67 çocuktan 54’ü evde harekete dayalı çalışmaları düzenli yaptıklarından ve çoğunlukla zumba, yoga, jimnastik, pilates, dans, bale ve evde yapabildikleri sporları tercih ettiklerinden söz etmiş. Küçük bir kısmı bunu anneleri ile gerçekleştirirken bir kısmı da Youtube’tan video açarak yaptığını belirtmiş.
Ankete katılan çocukların büyük çoğunluğunun evde kaldığı sürede yapmaktan nefret ettiği şeylerin başında ders çalışmak geliyor. Az önce de belirttiğim gibi internette ya da telefon başında zaman geçirmek, sanılanın aksine, çocukların hoşuna gitmeyen şeylerin içinde yer alıyor.
Ayrıca, “haber izlemek”, “evde sürekli haberlerin ya da büyüklerin izlediği programların açık olması” “ev işi yapmak”, “kardeşimin tabağını toplamak”, “oyuncak toplamak”, “TV başında yalnız kalmak” ve “hiçbir şey yapamamak” çocukların nefret ettiği şeylerin başında geliyor.
Tüm bunlar bize gösteriyor ki çocuklarımızın mutluluk ve huzurunu belirleyen en temel etken ailenin yaşam şekli ve alışkanlıkları. Ebeveynlere düşen en önemli vazife çocuklarında görmek istedikleri davranışları öncelikle kendileri uygulayarak doğru rol model olmaktır. Bunun yanında çocuğun kaygı ve stresini azaltmak için de sakin bir tavır sergileyerek içinde bulunduğumuz sürece dair onları uygun bir dille bilgilendirmek gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki şiddetli stres ve kaygı ne kadar zararlıysa hiçbir şey yokmuş gibi davranmak da o kadar sakıncalıdır. Şartlar kabullenilmeli, duyguların dışa vurumu engellenmemelidir. Çocuklar korkutulmamalı ama sosyal mesafe ve hijyen kuralları için de bilinçlendirilmelidirler.
Öte yandan bu süreçte göz ardı edilmemesi gereken bir diğer husus çocukların ihtiyaç ve zevkleridir. Oyun oynamak, akranlarıyla iletişim kurmak, enerji sarf edecek aktivitelerde bulunmak çocukların gelişimlerinin hayati değer taşıyan parçalarıdır. Ebeveynler çocuklarını görüştürmek için teknolojiden faydalanıp ortak bir zaman diliminde görüntülü konuşmalar planlayarak çocukların akranlarıyla olan iletişim ihtiyaçlarını gidermeye çalışmalıdırlar. Gerektiğinde çocuklarının oyunlarına eşlik etmeli, oyun sürecini onların yönetmesine izin vermelidirler. Ek olarak da çocukların kas-kemik gelişimleri, hareketliliğe ihtiyaç duyacağından evde onlara spor yapacak ortamı hazırlamak da kaliteli bir karantina süreci için işe yarar bir etken olacaktır.
Özetle söyleyebilirim ki çocuklar ebeveynlerinin aynasıdır. Onlarda yansıyanın, bizden aldıkları olduğunu unutmamalıyız…
Özgür günlerimize kavuşabilmek dileğiyle.
Gülcan GÜMÜLCİNELİ
İlginizi çekebilecek diğer yazılarımız:
Harika bir yazı
Cok teşekkürler
Gercekten şu an evde 4 çocuğum da 4 yanımı ayna gibi yansıtıyor
Ergenler umutsuz monoton trlefon ve bilgisayara isteksizce çakılmış durumda
İlkokul çocuğum aksama kadar online ders ve ardından odev iyice bunaldı
4 yaşındaki 4.küçügum de kimin elinde telefon görse o da istiyor ama cok cani sıkılıyor ..Rabbim guzel günlere umutlu yarınlara hayirla cikarsin insallah..
Yazılarının devamını dilerim ..Gulcik 😍😍
Mukemmel ötesi
“Güzel yorumunuza teşekkür ederim.Danışmak istediğiniz bir konu olursa kişisel hesaplarımdan iletişime geçebilirsiniz.”
Gülcan Gümülcineli