DEPREME YÖNELİK PSİKOLOJİK İLK YARDIMIN KRİTİK NOKTALARI

0 Paylaşımlar

DEPREME YÖNELİK PSİKOLOJİK İLK YARDIMIN KRİTİK NOKTALARI

Ülke olarak zor günlerden geçtiğimiz bu vakitlerde hepimiz birçok duyguyu bir arada yaşıyoruz.  Üzüntü, sevinç, öfke, merhamet, korku… Kısa aralıklarla yaşanan duygu değişimleri psikolojik açıdan kaotik hissetmemize neden olabilir. Depremin yıkıcı gücü, yalnız evi yıkılan veya yakınını kaybeden kişileri değil bütün toplumu çemberi içine alıyor ve bizler bu çemberden kurtulmanın, yaralarımızı sarmanın, rutine dönmenin yollarını arıyoruz.

Deprem gerçekleştiği andan itibaren toplum maddi, manevi yardım seferberliği oluştursa da yaşamamızdaki temel ihtiyaçlardan olan güvenlik ihtiyacının temelden sarsılması tekrar yerine konulması kolay bir süreç değildir. Keşke ihtiyaç listelerindeki gereçleri gönderirken güvenlik hissini de gönderilen kolilerin içlerine koyabilseydik. En çok ihtiyacımız olan da güven değil de nedir?  Yaşanan kayıplar korkunun baskın olduğu bir dünya imgesi oluşturur zihnimizde. Sevdiklerimizi kaybetme korkusu, ölüm korkusu, aynı şeylerin tekrar yaşanacağı korkusu. Korku yaşam ile aramıza mesafe koyar, geleceğe olan inancımızı perdeler. İnsanlar geleceği göremedikleri için bugünden vazgeçip, umutsuzluğa düşerler ve umutsuzluk daha da içe kapanmalarına yol açar. Depremi yaşayan kişiler için güvenlik ve umut hissinin inşası bu yüzden önemlidir.

Depremin etkilerini tamamıyla yok etmek pek mümkün değildir. İnsanlar olaydan uzun süreler geçse bile bugünlerini hatırlatacak en ufak bir durumda olay anına tekrar dönerler. Sormamız gereken soru ‘’Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?’’ olmalı.

İlk olarak depremi seyreden bizler depreme birebir tanık olan kişilerin fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması; barınma yemek, ısınma, dinlenme, temizlik ihtiyaçlarını nasıl gidereceklerini düşünmemeleri için elimizden geleni hızlı bir şekilde yapmalıyız.

Güvenlik ihtiyacı barınmadan sonra gelen en önemli ikinci basamaktır. Bütün düzenlerini kaybeden insanlara: “seni anlıyorum, bunlar geçecek, kader, en azından..” gibi cümleler kurmak empatik bir yaklaşımdan öte karşımızdaki kişiyi daha da öfkelendirebilir. Bazen sessizlik konuşmaktan daha etkili bir iletişim yoludur. Ağlayabilirsin, isyan edebilirsin, konuşmak istemeyebilirsin ancak nasıl hissedersen hisset biz yanındayız mesajını verebilmeliyiz insanlara. Travmaya maruz kalan kişilere alanda küçük görevler verilip yalnız kalmak veya kayıplarına odaklanmak yerine diğer insanlara yardım etmeleri için destekçi olunmalı. Psikolojik ilk yardım çalışmalarında güvenli yer egzersizi görüyorum. Güvenli yer egzersizi topraklama veya yer- zemin ile yapılmamalı. Şuanda insanlar toprağa karşı öfkeli ve kaygılılar. Kaygı duyulan bir alanda güven olmaz. Güvenli yer egzersizleri hayal ve nefes çalışmalarıyla desteklenmeli. Depremin getirdiği belirsizlikler üzerine sosyal medyada oluşturulan hayatı ertelememek lazım, ne kadar vaktimiz kaldığı belli değil, sevdiklerinizi her an kaybedebiliriz benzeri içeriklerin insanları daha da kaygılandırdığı görüşündeyim. Sosyal medyada üretilen içeriklerde daha hassas davranmalı, tetikleyici herhangi bir görsel ya da yazı paylaşımlarının önüne geçmeliyiz.

İkincil travmaya maruz kalan insanlar için depremi birebir yaşamayıp seyreden, okuyan çoğunluğun psikolojik sağlamlığını koruyarak depremzedelere yalnız olmadıklarını hissettirmesi önemlidir. Kötü zamanlarda artan empati duygusunun yoğunlaşmasının verdiği heyecanla verilen yardım yerine, öncelikle kendi duygularımızı sağlıklı hale getirmeliyiz ki sağlıklı yardımlar edebilelim.

Unutmamalıyız ki depremi yaşayan kişinin acısını, yasını yaşamasına fırsat tanımadan iyi olmasını beklememeliyiz. Her şey yeterince olağan dışıyken kişinin “normal” davranmasını beklemek akılcı değildir.  Sabırlı olmak ve doğal iyileşme sürecinin getirileri olduğunu bilmek önemli.

Bu süreç durduktan, durulduktan sonra travmaların giderilmesi için gerekli terapi desteği sağlanmalıdır. Bunun için iki aylık bir sürece ihtiyaç olacaktır. Şu anda psikolojik ilk yardım terapi sürecine geçişin ilk adımıdır. Bu duruma maruz kalan herkesin psikolojik destek alması için gerekli zemin hazırlanmalıdır.

Uzman Klinik Psikolog Kevser Baysal

Telif hakkı bildirimi için tıklayınız

Not: Psikolojiyazilari.com adlı sitemizdeki hiçbir bilgi bir tavsiye veya öneri olarak kabul edilmemeli ve herhangi bir karar veya eyleme temel oluşturmamalıdır. Kendi spesifik durumunuz konusunda sadece doktorunuzun önerilerine güvenmeniz çok önemlidir. Bu web sitesindeki bilgiler yalnızca genel bilgileri içerir. Bu web sitesinde okuduğunuz bilgiler sağlık uzmanınızla olan ilişkinizin yerine geçemez. Bu nedenle tıbbi tavsiye olarak kabul edilmemelidir. Tanı ve tedavi için daima sağlık uzmanınızla görüşmelisiniz.

Kevser Baysal

.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir