OKULA YENİ BAŞLAYACAK ÇOCUKLARA NASIL DAVRANILMALI?
OKULA YENİ BAŞLAYACAK ÇOCUKLARA NASIL DAVRANILMALI?
Okula başlama dönemi hem çocuk hem de aile için karmaşık bir o kadar da heyecan vericidir. Bu süreç aile çocuk ilişkisi için de oldukça önemlidir. Çocuk için okula başlangıç; yeni sorumluluklar, yeni bir sosyal çevre, başarı beklentileriyle birlikte karmaşık bir uyum süreci anlamına geliyor. Bu sürecin sağlıklı atlatılabilmesi için hem aileye hem de öğretmenlere büyük sorumluluk düşmektedir. İlkokul döneminde ailenin ve öğretmenin çocuğa tutumu çocuğun kendilik algısını olumlu ya da olumsuz olarak etkiler.
Peki okula yeni başlayan çocuğa nasıl davranmalıyız?
Erikson’a göre okul çağı çocukta temel gelişim basamağı çalışkanlığa karşı aşağılık duygusudur. Bu dönemde çocuk becerilerini geliştirmeye işbirliğini öğrenmeye çalışır. Bu yönde gelişen çocukta çalışkanlık duygusu oluşur. Çalışkanlık duygusu gelişmezse ya da akranlarının yanında yetersiz hissederse aşağılık duygusu oluşur. Bu nedenle çocuğun başarıya yönelik çabaları yetişkinler tarafından desteklenmelidir. Yetişkinler çocuktan potansiyelinden fazla bir başarı beklerse , sürekli akranlarıyla kıyaslarsa, başarıları övmek yerine sürekli eleştirirse çocukta yetersizlik inancı oluşur. Bunun yerine çocuğa potansiyeli doğrultusunda sorumluklar verilmeli, başarıları üzerinde durulmalı ve denemeleri konusunda cesaretlendirilmelidir.
Çocuğun okula yönelik olumsuz tutumlar beslememesi için ,okulun faydalarından bahsedilebilir, kendi okul anılarınızı anlatılabilir. Okulda kurulacak arkadaşlıklardan, öğrenilecek şeylerden , kazanılacak becerilerden konuşulabilir.
Aile okulla ya da öğretmenle görüş ayrılığına düşüyorsa buna yönelik eleştiriler çocuğun yanında yapılmamalı çocuğun okula bağlılığı sarsılmamalıdır.
Okulu ceza gibi gösterecek söylemlerden kaçınılmalıdır ( yaramazlık yaparsan okula gönderirim, sen okuldayken kafa dinliyorum vb. )
Okula gitmek çocukla aile arasında bir güç gösterisine dönüşmemelidir.
Okul başarısı konusunda çocuk akranlarıyla kıyaslanmamalıdır. Her çocuğun özellikleri ve yetenekleri kendine özgüdür. Unutmayın, kıyaslamanın altındaki mesaj ‘ yetersizliktir’.
Çocuğun ödevleri konusunda aile çocuğa destekleyici olmalı fakat çocuğun yerine kendi yapmamalı.
Bu yaş grubundaki çocukların dikkat süresi 15- 20 dakikadır. 10 -15 dakika aralar gerekir.
Olumlu davranışların devamı ve okul başarısının artması için; fiziksel cezadan , olumsuz eleştiriden ve akranlarıyla kıyaslamadan kaçınılmalıdır.
Ailenin başarısızlığa vereceği aşırı tepkiler , çocuğu okuldan tamamen soğutabilir ya da kendini kısıtlayarak aşırı ders çalışmaya itebilir. Her iki durum da çocuğun psiko-sosyal gelişimini zedeler.
Ailenin destekleyici tutumu çocuğu yeni başarılar konusunda cesaretlendirir , özgüvenini arttırır.
Olumlu aile ortamı güven ve huzur, çocuğun gelişimine, akademik başarısına ve sosyal çevresine katkı sağlar.
Aile ortamındaki kargaşa çocukta içe çekilme, dikkatsizlik, hırçınlık, tembellik, saldırganlık gibi davranışlara sebep olabilir.
Çocuğa bir birey olarak saygı duyulmalı, çocuklar ebeveynlerinin hayallerine ve beklentilerine zorlanmamalıdır.
Çocuğa sorumlulukları hatırlatılabilir ama bunu yaparken aşağılayıcı, eleştirel olunmamalı.
Psikolog Hilal YAYCI KOÇAK
Kaynakça
Yavuzer, H. (2018). Çocuk Eğitimi El Kitabı. İstanbul: Remzi Kitabevi.
İnanç Yazgan B.,& Yerlikaya, E.E: (2012). Kişilik Kuramları. Ankara: Pegem Akademi.
Tek sıkıntımız ders yapmak istememesi cnm sürekli hatırlatıyorum ama hiç istemiyor yapmak
Merhabalar, bu konuda çocuğa bir düzen kurmak iyi olacaktır. Ödevleri yaptıktan sonra sevdiği şeyi yapması çocuk için motivasyon kaynağı olabilir. Örneğin; her gün ödevlerini yaptıktan sonra tv izleme, oyun oynama vb. bir etkinlik yapılabilir. Böylece çocuğun sevdiği şeyi yapabilmesi için belirli bir miktar ders çalışması gerekir. Burada ebeveynin sınırları iyi koyması ve tutarlı olması önemlidir.