SAVUNMA MEKANİZMALARI NEDİR?
SAVUNMA MEKANİZMALARI NEDİR?
Savunma Mekanizmalarının Genel Özellikleri
- Savunma mekanizmalarını kullanan birey, davranışlarının genel işlevinin farkında değildir. Bu anlamda savunma mekanizmaları bilinçsiz davranışlardır.
- Savunma mekanizmalarının etkisi altında, gerçeği biraz daha farklı algılarız. Bir dereceye kadar kendi kendimizi aldatmaca işin içine girer ve böylece algılamadaki bu değişiklik bizdeki kaygı düzeyinin azalmasına yol açar.
- Savunma mekanizmaları kaygımızı azaltmada gerçekten etkindir ve yaşamımızda ortaya çıkan zor durumları kendimizi yıpratmadan atlatmamıza yardımcı olur.
- Savunma mekanizmaları herkes tarafından kullanılır ve normal bir davranış biçimi olarak kabul edilir.
BASTIRMA
- Bireye rahatsızlık veren, istenmeyen duygu, düşünce ve olayların bilinçdışına atılarak unutulmasıdır.
- Bastırılan bu duygu ve düşünceler; rüyalar, dil sürçmeleri ve fanteziler gibi yollarla bilinç düzeyine çıkmaya çalışır.
- Bastırma, en temel (birincil) savunma mekanizmasıdır.
- Örnek: İnsanların ölümlü olduğunu bildiğimiz halde biz davranışlarımızı, planlarımızı sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi yaparız.
YADSIMA(İNKAR)
- Eğer kişi tehlikeyle baş edemez ya da ondan kaçınamazsa, bu tehlikeyi inkar ve yalanlayarak ‘yok sayar’.
- Bireyin istemediği, rahatsızlık verici olay veya durumları yoksayması yani görmezden gelmesidir.
- Örnek: Eşi ölen birinin, eşi varmış gibi onun için alışveriş yapması ve evdeymiş gibi ona hediyeler alması.
MANTIĞA BÜRÜME (Bahane -neden- bulma, Ussallaştırma, rasyonalizasyon)
- Bireyin, çoğunlukla kişisel yetersizliklerinden kaynaklanan bir durum nedeniyle, gerçekleştiremediği istek ve amaçlarını, doğru gibi görünen fakat doğru olmayan nedenler üreterek durumunu mazur göstermeye çalışmasıdır.
- Birey bu sayede davranışlarını haklı gösterir ya da ulaşamadığı amaçlarına ilişkin hayal kırıklıklarını örtbas eder.
- Örnek: Sınavda başarısız olan kişinin “Sınav salonunda çok gürültü vardı” demesi.
- “Kedi uzanamadığı ciğere pis (mundar) der” “borç yiğidin kamçısıdır” gibi.
YER-YÖN DEĞİŞTİRME
- Birey yaşadığı bir duyguya neden olan şeye gösteremediği tepkisini, üzerinde egemenlik kurabileceği kişiye ya da nesneye yöneltebilir.
- Örnek: Ahmet Bey işyerinde patronundan azar işitince hırsını evde karısından alır. Karısı çocuklarına kızar.
- Öğretmenine çok kızan bir genç sırayı yumruklar.
- Birey yaşadığı bir duyguya neden olan şeye göstermek istediği tepkisini, farklı bir yolla ortaya koyar.
- Öğretmenden tokat yiyen ve çok öfkelenen bir öğrenci (aslında öğretmenine tokat atmak istemektedir) gider, öğretmeninin arabasını çizer ya da öğretmeni hakkında asılsız – yıkıcı sözler ortaya atar.
- “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.”
YANSITMA
- Bireyin kendinde bulunan eksikleri, kusurları, başkalarında görmesi, başkalarına atfetmesidir.
- Yansıtma yapan bir kişi bazen kendi eksikliğinin gerekçesi olarak bir başkasını gösterir. Yani topu başkasına atar.
- Örnek: Kişiler arası ilişkilerde başarılı olamayan bir iş adamının bu nedenle müşteri kaybetmesi üzerine, ortağını kişiler arası ilişkilerde başarılı olamamakla suçlaması.
- Sarhoş adamın eşine “beni bu hale sen getirdin“ demesi.
- Yansıtma yapan kişi bazen de kendisinde varolan bir olumsuzluğu, direkt karşısındaki kişi ya da topluma yükler.
ÖZDEŞLEŞME
- Bireyin yaşadığı başarısızlıklar ve yılgınlıklardan kaynaklanan eksikliklerini telafi etmek için, içinde yaşadığı çevre tarafından kabul gören, takdir edilen, başarılı bir kişi ile kendini bir sayarak onun gibi olmaya çalışması, yani her açıdan bir başkasına benzemeye çalışmasıdır.
- Kendisini bir başkasının yerine koyma ve davranma eğilimine, özdeşleşme adı verilir.
ÖDÜNLEME (TELAFİ ETME – TAVİZ VERME)
- Bireyin kendini eksik gördüğü bir alandaki durumunu, aynı ya da başka bir alanda üstün başarı göstererek örtmeye-gidermeye çalışmasıdır.
- Örneğin: Okul derslerinde yeterince başarılı olamayan bir genç, spor çalışmalarına ağırlık vererek iyi bir sporcu olmaya çalışır.
- Ev yaşantısı oldukça sorunlu Kemal Bey, işyerinde üstün bir performans göstererek işyerine müdür olur.
ÇARPITMA
- Bireyin herkes tarafından kabul edilen ve görülebilen gerçekliği olduğu gibi değil, işine geldiği gibi anlaması ve bu şekilde değerlendirmesidir.
- Örneğin: Alkollü bir şekilde oldukça hız yaparak araba kullanan biri, trafik kazası geçirip yürüyemez hale geldiğinde, durumunun nedeni olarak, trafik kurallarının ve polis kontrolünün eksikliğini ileri sürer.
İLKEL İDEALLEŞTİRME
- Birey, çevresi tarafından bir zarara uğrayabileceği endişesi nedeniyle kendisini korumak için, çevresindeki insanların en basit davranışlarını bile aşırı şekilde över.
- Buna karşın zarara uğrarsa bu kez çevresindeki insanları tam anlamıyla kötü olarak değerlendirir.
- Kısaca bu savunma mekanizmasında, birey çevresindeki kişilerin iyiliklerini de kötülüklerini de abartmaktadır.
YÜCELTME
- Bireyin toplum tarafından kabul görmeyen istek ve dürtülerini, kabul edilebilir, beğenilen alanlara yönelterek yaşamaya çalışmasıdır.
- Örnek: Saldırgan tutumlardan hoşlanan bir kişinin boks sporuna ilgi duyması, boksör olması ya da şiddet içeren resimler yapması.
- Güçlü saldırganlık dürtülerinin yüceltilmesi ile birey cerrah veya sporcu olmaya yönelebilir.
- Sürekli dövüşmek isteyen birinin bekçi yada polis olarak bu dürtülerini yüceltmesi ve kabul edilmesini sağlaması.
KARŞIT-TEPKİ GELİŞTİRME
- Bireyin düşündüğünün tam tersini söylemesi ya da yapmak istediğinin tam tersini yapmasıdır.
- Gerçek duygularımızı göstermek, içinde bulunduğumuz duruma uygun olmayacağı için gerçek duygularımıza zıt, fakat o durumda kabul edilebilen duyguları göstermeye başlama.
- Örnek: Sıra arkadaşını kıskanıp, onunla kavga etmek isteyen bir öğrencinin, bu düşüncesinin tersine ona çok iyi davranması.
- Yaşlı ana-babasına bakmak istemeyen bir gencin, bu düşüncesinin tersine onlara bakmaya çok istekli gözükmesi.
HAYAL KURMA
- İçinde bulunulan durum kaygı uyandırıyorsa, hayal dünyasına kaçarak bu kaygıdan kurtulmuş oluruz.
- Örnek: Birey aşık olduğu kıza ulaşamayınca, onu düşlemek suretiyle günlük yaşamına daha kolay uyum sağlar.
- Hapisteki bir kişinin her gün saatlerce dışarıdaki hayata dair düşler kurması, hapishane hayatıyla baş etmesinde yararlı olur.
GERİLEME
- Bireyin doyuramadığı bir ihtiyacından kaynaklanan durumu sonucu, içinde bulunduğu gelişim döneminden daha alt bir gelişim dönemine ait davranışlar sergilemesidir.
- 4 yaşında, tuvalet alışkanlığını kazanmış, yürümeyi öğrenmiş bir çocuğun; yeni doğan kardeşi gibi emeklemeye, altını pisletmeye başlaması. (Aileye yeni bir bireyin katılmasıyla, büyük bir ihtimalle tüm ilgi bu yeni bireye yönelir. Örnekte de ilgiden mahrum kalan çocuk, yeni doğan kardeşini kıskanarak onun gibi davranmaya başlamıştır.)
- Örnek: Bazı genç kızların, çocuk – bebek – gibi konuşması (Büyük ihtimalle ilgi bekliyordur.)
ENTELEKTÜELLEŞTİRME (DÜŞÜNSELLEŞTİRME)
- Bazen birey çok yoğun yaşadığı dürtüsünü doyuramayabilir. Düşüncede kalan bu dürtünün yarattığı olumsuz etkiden kurtulmak için olayı bilimsel açıklamalarla, sosyolojik boyutla değerlendirir, entelektüel hale getirmeye çalışır.
- Konunun konuşulması, çözüme yönelik değil, o düşüncenin etkisini azaltmaya yönelik, havanda su dövmekten ibaret olmaktadır.
BEDENSELLEŞTİRME
- Bireyin yaşadığı psikolojik sıkıntı ve kaygının, davranış yerine bedensel organlarda işlev bozukluğuna yol açması.
- Örneğin: Dişçiden çok korkan bir gencin, dişçi için randevu alınca, sıkıntıdan midesinin ağrıması.
- Annesinden ayrılık kaygısı yaşayan bir çocuğun, okul vakti gelince midesinin bulanması.
ŞAKAYA VURMA
- Kişide kaygı uyandıran düşüncelerin ciddiye alınmamasıdır.
- Bir insan bir konudaki yetersizliği ya da beceriksizliği nedeniyle çevrenin kendisini küçük göreceğinden çekinip bir girişimde bulunamazsa çevreden beklediği eleştirileri şakaya vurup kendi kendine yönelterek kaygıdan kurtulabilir.
ASETİZM (ÇİLECİLİK).
- Bu, özellikle ergenlerde görülen bir savunmadır.
- Bu evrede, kişisel veya sosyal baskı ve inhibisyonlardan gerçekten etkilenen bir gençte, cinsel dürtüler dayanılmaz bir kerteye gelince, cinsiyet başta olmak üzere tüm haz verici faaliyetlerden bir el çekme gözlenir.
- Mid-adolesans’tan sonra kendiliğinden kaybolur
Psikolog Özgür KOÇAK
İlginizi çekebilecek diğer yazılarımız:
PSİKANALİZ YAZI SERİSİ-FREUD NEDEN ÇOCUKLUK ÇAĞINA İNİYOR?